Torino'da yaşam 1: Torino nedir, ne değildir?
- Admin
- 26 Tem 2017
- 4 dakikada okunur
Bugün Torino’ya taşınalı tam bir yıl 26 gün olmuş. Her anı çok keyifli geçmese de, kendimi bildim bileli İtalya’da belli bir dönem bile olsa yaşamak hayalimdi. Gerçeklesebilecegini hic dusunmesem de, onca yıl sonunda, bir anda süpriz bir şekilde kendimi burada buldum. Şimdi size Fransa ve İsviçre'ye komşu İtalya'nın bu güzide kuzey şehrinden bahsetmek isterim biraz...

Foto: guidatorino
Hayaller Floransa, gerçekler Torino
İtalya’da yaşam hayalim aslında Floransa üzerine kuruluydu. Evet, evren mesajımı almış ama konumda ufak bir değişiklik yapmıştı.
Floransa benim ilk görüşte aşık olduğum bir şehir... Tren istasyonunun merdivenlerinden inerken, oturup kalmış, kalbim sıkışmış, nefes alamamıştım heyecandan.
Torino’ya ilk gelişim, yerleşme fikrinin ortaya çıkışından sonra bir Kasım ayında olmuştu. İlk görüşte kendime sürekli şunu tekrarladığımı hatırlıyorum “o kadar da kötü değil, mutlaka henüz keşfetmediğimiz güzel yerleri vardır...Mutlaka”... Ve Torino’da geçirdiğim o bir hafta sonunda o çok güzel, vurucu güzellikteki yerin varolmadığını anladım.
Torino bilinenin aksine aslına tam olarak bir sanayi şehri görüntüsünde değil. Öyle bacalarından duman çıkan koca koca fabrikaların olduğu bir şehir aklınıza gelmesin hemen. Ben Torino'yu sanayi şehrinden daha çok öğrenci ve memur şehri olarak tanımlardım aslında. Kendi halinde sıradan, belki fazla çekiciliği olmayan, soğuk, gri bir şehir. Ancak şimdi, 1 yıl sonra, yaşamak ve çocuk yetiştirmek için çok rahat ve huzurlu bir yer olduğunu söyleyebilirim.
Evet Torino bir Roma ya da Floransa degil ama gezilip gorulecek cook guzel yerleri var. Ayrica turistik açıdan harikalar yaratmasa da, İtalya’nın ilk başkenti ve nüfus açısından 4. en büyük şehri olması vasfıyla önemli bir yer. Turistik yerlerini daha sonraki yazilarda anlatacagim uzun uzun...
Yavaş hayat
İlk aylarda en zorlandığım konulardan biri hayatı yavaşlatmaktı. İstanbul'daki hızlı yaşamdan böyle bir tempoya geçiş biraz zaman, biraz da farkındalık gerektirdi. Hiç aklımdan çıkmayan bir aydınlanma an'ım var;
Geleli 2 hafta olmuştu, şehri keşfetme aşamasındaydık doğal olarak, dolayısıyla henüz turist seviyesindeydik. Şehrin ana caddelerinden birinde yürürken, bir anda durdum. Çünkü yürümüyor koşuyorduk resmen. Hiçbir yere yetişme telaşımız olmamasına rağmen, büyükşehir aceleciliği vücudumuza işlemiş, beynimiz sürekli hızlı hareket etmemizi buyuruyordu. Etrafıma baktım, herkes sakin, herkes yavaş... Yürüyüş hızımı ayarlamam uzun zaman aldı. Hala bazen kendimi koşarken yakalıyorum.
İkinci şokum süpermarketteydi... Maksimum 10 kişinin beklediği bir kasada, önümdeki kadının kasiyerle konuşması ve şakalaşması tam 10 dakika sürdü, aldıklarını torbaya yerleştirmesi de neredeyse bir 10 dakika. Bir ara içimdeki büyükşehir canavarı neredeyse "hadi be kardeşim, ağaç olduk" diyecekti ki arkama baktım. Herkes sakin ve sabırla bekliyor, sohbet ediyordu. Kasiyer mutlu, müşteri mutlu, bir tek bir yere yetişme derdi olmayan ben durduğum yerde duramıyorum. Hayatı yavaşlatmak harika bir duygu... Acele, stres, koşuşturma, itişme, kakışma olmadan yaşamak, mecvut ortamla uyum halinde olabilmek inanılmaz huzur verici.
Torino’nun enleri
En karasal iklim: Öncelikle İtalya’nın en kuzeyindeyiz, etrafımız Alplerle çevrili. Dolayısıyla da karasal iklimi iliklerimize kadar yaşıyoruz. Ancak dağlarla çevrili bir şehirde yaşamanın avantajları da yok değil. Kışın kayağa gitmek yarım saat, Liguria Bölgesine inip denize girmek 2 saat.
Doğrusu, Torino’nun kışı ve yazı gerçekten sevilecek ve çekilecek gibi değil. Gelenler mutlaka bilirler, kışın sabah kalktığınızda sürekli sis olur, şehrin heryerinden kar kaplı dağları görürsünüz, ağustos ayına kadar o karlar durur tepelerde. Hava sıcaklığı -10 civarıdır, -20yi bulduğu yıllar olduğu da söyleniyor. Evet soğuk, gerçekten soğuk, ancak Alp dağları sağolsun, hiç rüzgar olmuyor. Bu arada yazları ise 35-40 derece arası kavruluyoruz.
En ucuz: Torino İtalya’nın birçok şehrine göre oldukça ucuz bir şehir. İtalya’da, Torino dışında pek fazla yerde masanıza servis edilen espressoyu 1 euro’ya içemezsiniz. Meyve ve sebze TL’ye çevirdiğiniz zaman bile çok ucuz, 1 kilo domates pazarda 500cent. Ev kiraları uygun, 500-600 Euro’ya gayet güzel semtlerde, kabul edilebilir büyüklükte bir ev tutabiliyorsunuz.
En şahane et: Piemonte bölgesi hayvancılıkta en önemli bölgelerden biri. Sığır eti hem çok lezzetli, hem de ucuz. Yarım kilo kıyma 4-5 Euro civarı.
En güzel yeri: Po nehri şehri ikiye bölüyor, nehir kenarında bulunan 421.000 m2 büyüklüğündeki doğal Valentino parkı, bu şehirde en huzur bulduğum yer

Foto: guidatorino
En rahat ulaşım: Tramvay. Araba kullanmayı gerektirmeyen bir şehir Torino, toplu taşımayla her yere gidebiliyorsunuz. Temsili bir metrosu da var. Ancak en rahat ve en çok kullanılan araç tramvay. 900.000 kişinin yaşadığı bir şehirde, her 5 dakikada bir geçen bir tramvay hattı var ki, bu tramvay tüm şehri dolaşıyor. Modern tramvayların dışında, nostaljik tramvaylarda hala kullanılıyor. Bu benim hergün kullandığım, trafik ışıklarında önceliği olan hızlı tramvay.

En lezzetli kahvesi: Bicerin. Kış aylarında bolca tüketilen bu kahveyi doğru yerde içerseniz eminim bayılacaksınız (örneğin Caffe al Bicerin’de). Bicerin Torino’da 250 yıldan fazladır içilen, espresso, süt ve sıcak cikolatayla hazırlanan bir içecek
Torino’nun simgeleri
Fiat fabrikası, genel merkezi (yeni adıyla Fiat Chrysler Automobiles) şu an sadece Alfa Romeo Mito ve Maserati Levante üretimi mevcut
Lavazza fabrikası, genel merkezi
Politecnico Üniversitesi, mühendislik alanında Avrupa’nın en iyilerinden
Martini fabrikası
Mısır müzesi, Kahire’den sonraki en büyük Mısır müzesi
Juventus, Torino futbol takımları ve stadyumları

Torino yakınlarındaki bir şehirde doğmuş, Torino Üniversitesi’nde Ortaçağ Felsefesi ve Edebiyatı okumuş Umberto Eco’nun söylediği şu söz fazla iddialı olsa da, Torino’luların göğsünü kabartıyor:
İtalya olmasa, Torino az çok yine aynı olurdu... Ancak Torino olmasaydı, İtalya bugün aynı olamazdı.
Torino'yu seyahat listenize almanizi oneririm. En azindan Milanoya geliyorsaniz trenle 1 saatlik mesafedeki bu sehre bir sans verin derim.
(Torino’yu tanıyalım yazılarının devamı gelecek...)
Yorumlar